Vücudun temel yapı taşı olan hücrelerin denetimsiz bir formda büyümesiyle meydana gelen kanserde her geçen gün yeni tedavi prosedürleri geliştiriliyor. Cerrahi, kemoterapi usulleri bir yana girişimsel radyoloji alanında hayli tesirli metodların geliştirildiğini anlatan Medicana International İstanbul Hastanesi Girişimsel Radyoloji Uzmanı Dr. Metin Çevener, bu çalışmaların kanserle gayrete güç verdiğini söyledi. Kanser dokusunu neredeyse eksi 140 ile soğutarak buz kütlesine çeviren kriyoablasyon yoluna dikkat çeken Çevener, “Bu metot akciğer, böbrek, kemik, göğüs, karaciğer ve prostat üzere birçok kanser tipinde uygulanıyor. Formül kanserli dokuyu soğutarak tahrip ediyor. Buz topuna çevrilen kanserli doku da kristalleşme meydana geliyor. Bu halde kanserli doku küçülerek yok oluyor” dedi.
Girişimsel Radyoloji Uzmanı Dr. Metin Çevener.
Kriyoablasyon metodunda doku tahribinin cryo prob denen iğnelerle yapıldığını anlatan Çevener, “Birden fazla iğne tıpkı anda kullanılırken, bu iğnelerin içerisinden geçirilen sıvılaştırılmış gazlar iğne ucundan çıkarken basınç ile donma meydana getirerek, dokuyu buz kütlesine çeviriyor. Buz topu doğal ağrı giderici tesiri nedeniyle süreç çok daha ağrısız, lokal anestezi ile hasta uyutulmadan gerçekleşiyor. Ayrıyeten süreç sırasında ultrasonografi yahut tomografi ile görüntüleme yapılabildiğinden hangi alanların tahrip edildiği, hangi alanların sağlam kaldığı görülebiliyor. Son derece konforlu olan bu usulde, sağlam dokuların ablasyondan olumsuz etkilenip etkilenmediği de süreç anında farkediliyor. Bu durum mümkün riskleri ve komplikasyonları azaltıyor” diye konuştu.
Akciğer, böbrek, kemik, göğüs, karaciğer ve prostat olmak üzere birçok kanser çeşidinde uygulanabilen formülün yumuşak doku kanserleri ve sarkomlarda da uygulanabildiğini söyleyen Çevener, “Burada değerli olan tıbbi gerekliliği belirlemek, yarar-zarar bağı altında medikal onkoloji ve onkoloji ile ilgili başka branşlar ile birlikte karar vermek” dedi.
Kriyoablasyon usulünün son yıllarda böbreklerde sıkça uygulandığını söz eden Çevener, “Bu teknikte ameliyat ile böbreğin tamamının yahut bir kısmının alınmadan tümörün tedavi edilmesi ve geri kalan böbrek dokularının kurtarılması mümkün. Göğüs üzere erken evre kanserlerde, çok ileri evre olup kurtarma cerrahisi gereken hastalarda ve öteki organlara indolen seyirli metastazlarında kullanımı ile ilgili son yıllarda süren birçok umut verici çalışma devam etmekte, dünyada birçok girişimsel radyoloji merkezinde kullanılıyor” sözlerini kullandı.
Kemik tümörlerinde, kanserli dokunun sonlara çok yakın bulunduğu durumlarda da uygulanabilen bu sistem, “Sinire yakın olan tümörlerde, hasta süreçte uyanık olduğu için hudut iletimi anlık takip ediliyor. Bu vesileyle hudut hasarları önlenebiliyor. Yumuşak doku tümörlerinde, sarkomlarda, dezmoid tümörde başarılı bir sistem olarak kriyoablasyon kullanılıyor. Bilhassa yeniden kritik hudutlara yakın tümörlerde öteki yollara üstün bir yol olarak kullanımı arttı. Pankreas kanserlerinde son yıllarda kriyoablasyon kullanımı ile ilgili deneyim artışı da mevcut. Seçilmiş hasta gurubunda, ameliyat bahtı bulunmayan olgularda kriyoablasyon tekniği her geçen gün daha da fazla uygulanır hale geliyor.
Kaynak: Yeni Şafak